
istatistik tutmadım ama arsenal, futbola gerçekten ilgi gösteren taraftarlar arasında en çok sempati duyulan takım olma yolunda hızla ilerlemekte. işin enteresan tarafı da bu ya; bence bir kulübün asıl hedefi şampiyon olmak değil, sempati duyulmak olmalı. şampiyonluk ta zaten araç değil mi? bugün şampiyon olan ama antipatik olan bir sürü takım var. eğer fenerbahçe şampiyon olduğunda galatasaray ve beşiktaş taraftarı saygı duymuyorsa, galatasaray olduğunda yine aynı şeyler geçerliyse bu, bu takımların iyi yönetilmedikleri anlamına gelmez mi?
bugün arsenal, parayı bastırıp clichy'den daha iyi bir sol bek satın alamaz mı? veya senderos'tan daha iyi bir alternatif stoper. elbette alabilir ama almıyor. arsenal'i, milan'ı ve benzerlerini "özel" kulüp yapan şeyler de bunlar. milan, 38 yaşındaki maldini'yle avrupanın en büyük kupasını kazanabiliyor. o kupaya bir anlam veriyor. bir yol gösteriyor. yoksa görüyoruz işte isteseler ronaldinho'yu bile alacak güce sahipler. lakin olay o değil. onun için bkz (bkz: chelsea)
ingiltere'deki arsenal taraftarlarını da merak ediyorum. biri de çıkıp kardeşim liverpool bakıyor defansta adam sakatlanıyor gidip skrtel'i satın alıyor, diğeri her sene bilmem kaç milyon sterlin harcıyor, bizim de paramız var biz niye almıyoruz diyor mudur acaba? diyorsa da ne cevap alıyordur.
şunu söylemekte bir sakınca görmüyorum ki gerçekten, arsenal takımını destekliyor ve sempati duyuyor olmak bir vizyon işi. 17 yaşındaki walcott olgunlaşacak diye kaybedilen şampiyonlukların açıklamasını yapabilmek te böyle bir birikim gerektiriyor aslında.
forma sattırır, her takıma yıldız lazım, on numara diyen bir anlayışa, on numarası ve yıldızı olmadan tokat gibi bir cevap geliyor arsenal'den. şampiyon olur olmaz bunlar ayrı şeyler. almak isteyene bir hayat görüşü sunacak, ortaya kendi tarzını, üslubunu koyacak çok ciddi bir tavır.
bugün başkan olsanız henry'i satar mısınız? hadi başkanlığı geçtim fm'de bile satmazsınız. ama bu adamlar satıyorlar. satıyorlar ki arkadan adebayor gelsin, gençler daha çok sorumluluk alsınlar... adebayor kim allah aşkına, henry'nin yerini tutar mı? bireysel kalite başka bir şeydir. 4 sene sonra arsenal'in henry'li efsane arsenal'i geçemeyeceğini söyleyebilir misiniz?
herkesin futbol yorumu, görüşü ayrıdır. ancak son 10 yılda izlediğim tüm takımlar içinde çıtayı en yükseğe koyan takımın berkamp'lı, pires'li, henry'li, campbell'lı, vieira'lı arsenal olduğunu düşünüyorum. bugün o çıtayı alıp daha da yukarı taşıyacak takım da yine arsenal olacak gibi gözüküyor.
stad değişti, eskiden o ara pasları hakkaten o kadar muhteşem mi yoksa bulunduğumuz açıdan mı öyle gözüküyor diye tereddüt ederdim. öyle bir bastırırlardı, tempo öyle yerlere çıkardı ki olsa olsa burdan böyle gözüküyor derdim. şimdi yeni stadyumdayız. kameranın açısı, tüm stadlardakiyle aynı. yeni yeni görüyorum o tempolara nasıl çıkıldığını, emekleyen bu takımın potansiyelinin nerelerde olduğunu.
bugün manchester united dediğin takım da genç takım. şu şu şu adam var diyenler olacaktır. burda önemli olan genç olmak yaşlı olmak değil. önemli olan bir futbolun sınıftaki hoca ve öğrenciler olarak icra edilmesi. evet arsenal gerçekten futbolun okulunu kurmuş. derslerini de çim üzerinde görüyorlar.
ne olmuş yani adamın parası var, 25 milyon euro verir dünyanın en yetenekli gencini de alırım ne uğraşacağım diyenlerle ortak bir noktamız olamaz zaten. o anlayışla arsenal'in kazansa da kaybetse de sunduğu güzelliği yakalayamıyorsun ama olsun hadi şampiyon oldun. sahi arsenal'in o efsaneyle kadroyla kaç şampiyonluk kazandığını hatırlayan var mı? bana ne yaaa kafayı mı yedim, ne önemi var...
not: futbola dair içimde kalan önemli uktelerden biri de, oscar cordoba 'nın bu takımda forma giyemeyişi olmuştur. o efsanevi takımda düşünsenize cordoba'yı ve onun kaleden oyunu yönlendirişini. beşiktaş'ım belki şampiyon oldu onun sayesinde ama futbol adına ciddi bir kayıptır cordoba'nın transferinin gerçekleşmeyişi. hele cordoba açısından; adamın cv'sinde arsenal yazıyor olacaktı, şimdi antalyaspor yazıyor... yazık oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder